Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Kişisel Sınırlarımız

Kişisel Sınırlarımız

Hayatımızda pek çok kişiyle iletişime geçiyor ve ilişkiler kuruyoruz. Peki bu ilişkilerde kendi sınırlarımızı ne kadar koruyabiliyoruz? Genellikle kişisel yaşam alanımız kollarımızı iki yana açtığımızda bize kalan alan olarak tanımlanır. Bu alana kimi dahil etmek istediğimiz, ne zaman ya da hani durumlarda alanımıza almak istediğimiz bizim tarafımızdan belirlenir. Hepimizin kişisel sınırlara ihtiyacı vardır. Sahip olduğumuz sınırlar, kimliğimizin oluşmasını ve sağlıklı ilişkiler kurmamızı destekler.

Fiziksel ve görünebilir sınırlarımız kadar görünmeyen sınırlara da sahibiz. Görünmeyen sınırlarımıza kimleri, ne zaman ve hangi durumda dahil edeceğimiz bizim elimizde.

Kendi hayatımızı sürdürürken kendimize alan açmakta kimi zaman zorlanabiliriz. Bu nedenle bazı insanlarla istediğimizden yakın olabilir, aslında istemediğimiz ricaları kabul edebilir ve bu durumlar nedeniyle zor durumda kalabiliriz. Eğer kendi kişisel sınırlarımıza sahip değilsek, bazı zamanlarda hayır demek ya da karşımızdakine kırıldığımızı söylemek bizim için zor olabilir.

Bu konuyu bir örnekle somutlaştırmamız mümkün. Örneğin, bir akşam ödevlerinizi bitirmek, ertesi güne yetiştirmeniz gereken bir projeyi tamamlamak ya da yarım kalan bir işinizi bitirmek üzere çalışma masanıza yerleştiğinizi düşünelim. Tam o sırada da bir arkadaşınız sizi aradı ve o gün başına gelen bir hadiseyi size anlatmak istediğini söylüyor. Fakat sizin ertesi sabaha yetiştirmeniz gereken işleriniz sizi bekliyor.

Bu durumdaki seçenekleriniz nelerdir? Bu durumda arkadaşınıza işiniz olduğunu ve kendisini daha sonra mutlaka arayacağınızı söyleyip işinize devam edebilirsiniz. Ya da kendinizi zor durumda bırakmayı göze alarak arkadaşınızı dinleyebilirsiniz. Belki de aklınıza farklı bir seçenek gelebilir. Yapacağınız seçimin sonucunda elde edeceğiniz birincil ve ikincil kazançlar, yapacağımız seçiminizi etkileyecektir. Fakat herkes ve her durum karşısında kendinizi zor durumda bırakacağınız seçeneği seçiyor ve karşınızdakine hayır demekten kaçınıyorsanız, kişisel sınırlarınızı korumak konusunda zorlanıyor olabilirsiniz.

Psikolojik gelişimimizde olduğu gibi, sınırlar ait dünya görüşümüz ve kişisel sınırlarımızın temeli büyük ölçüde yetiştiğimiz aile ortamında atılmaktadır. Eğer sınırlara önem vermeyen bir anne ve babayla, eşyalarınızı sizden habersiz kullanan kardeşlerle büyüdüyseniz, sınırlarını korumakta zorlanan bir yetişkine dönüşmeniz olasıdır. Fakat bu durum, sınırlarımızı ilerleyen süreçte kendimizin de oluşturamayacağı anlamına gelmez.

Kişisel Sınırlarımızı Nasıl Oluştururuz?

Kişisel sınırlara sahip olmak her bireyin hakkıdır. Sınırlar, hayatta bizim için neyin kabul edilebilir, neyin kabul edilemez olduğunu belirleyen filtreler gibidir. Eğer kimliğimizi belirleyen sınırlara sahip değilsek, öz değer hissini başkalarında arama eğiliminde oluruz. Aynı zamanda kendimiz için neyin kabul edilebilir olduğunu bilememe hali nedeniyle zayıf sınırlarımızın sürekli başkaları tarafından ihlal edilmesi bizi yorgunluğa sürükler. Bu durum da en sonunda bize değersizlik ve tükenmişlik hisleri kalır.

Bu zorlayıcı hislerden korunmak için hayır demeyi öğrenmemiz gerekmektedir. İstemediğimiz ya da sonucunda refah düzeyimizin düşeceği durumlar karşısında hayır diyebilmek bencillik değildir.

Öncelikle, kendinize ait sınırları belirleyin. Size bir birey olarak hangi durumlar, hangi zamanda kabul edilemez hissettiriyor bunun hakkında bir düşünün.

Herhangi bir sınır ihlali karşısında rahatsızlık duyduğunuzu ve size iyi gelmediğini söylemekten de çekinmeyin. İletişim kurmak insanın temel becerisidir. Bu nedenle rahatsızlık duyduğunuz anlarda iletişim kurmaktan kaçınmayın.

Bu süreçte, başkalarının isteklerine karşı ‘hayır’ diyebilmek zaman zaman size suçlu hissettirebilir. Fakat unutmayın siz de her birey kadar önemli ve değerlisiniz. Bu nedenle kendinize, duygularınıza değer vermeyi ihmal etmeyin. Eğer sınırlarınızın ihlali karşısında kendinizi kötü hissediyorsanız, duygularınızı dinlemekten çekinmeyin. Sınır koyabilmek, kendimizi ne kadar sevdiğimizi ve saygı duyduğumuzla ilintilidir. Bu süreçte kendinizi keşfetmeyi ve kendinizi sevmeyi unutmayın.

Bireylerin sağlıklı sınırlara sahip olması hem daha sağlıklı ilişkiler kurmasına hem de diğer bireylerin kişisel sınırlarına ve bireyselliklerine karşı saygı duymasına olanak tanır. Bu nedenle bireylerin sağlıklı kişisel sınırlara sahip olması gerekmektedir.

Sınırlarımız bir daire benzer. Bu dairenin içinde kişisel alanımız, yapmak istediklerimiz, ihtiyaçlarımız ve duygularımız yer alır. Dairenin dışında ise yapmak istemediklerimiz, bizlere iyi gelmeyen durumlar mevcuttur. Dairenin içinde kalabilmek ve kişisel sınırlarınızı koruyabilmek herkes için önemlidir.

 

 

Yazan: Gizem Bozdağ

 

Psikomental Danışmanlık Merkezimizi daha yakından tanımak için sosyal medya hesaplarımızı  ve danışan yorumlarımızı inceleyebilirsiniz.

Bakırköy Psikolog, Psikomental Psikoloji Randevu oluşturmak ve bilgi almak isterseniz merkezimizle iletişim kurabilirsiniz.

Leave a comment

0.0/5