Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Öz Şefkat – Kendini Sevebilmek

Öz Şefkat – Kendini Sevebilmek
 

Hayatımızda birçok insana hatta tanımadıklarımıza bile şefkatle yaklaştığımız anlar olur. Peki herkese fazlaca gösterdiğimiz bu şefkati kendimize ne kadar gösteriyor muyuz? Kendimizi gerçek anlamda anlamaya çalışıp kabulleniyor muyuz? Düşünün ki hayatının kötü bir döneminden geçen, acı çeken sevdiğiniz bir arkadaşınızla oturuyor ve onun kendini başına gelenlerle ilgili suçlamalarını dinliyorsunuz. Ona ne söyler, acısını nasıl telkin eder, nasıl yaklaşırdınız? Şimdi olayları değiştirelim ve arkadaşınızın yerine kendinizi koyun. Aynı kötü dönemden siz geçiyor olsaydınız acı çekerken kendinize ne söyler, nasıl yaklaşırdınız? Öz şefkat işte tam da budur. Kendinize sevdiğiniz birine davrandığınız gibi davranmanızdır. Öz şefkat en temel anlamıyla kişinin kendine ihtiyaç duyduğu değeri ve anlayışı gösterebilmesidir. Başkalarını sevmenin yolu önce kendimizi sevebilmekten geçer. Bir başkasını sevmeye başlamadan önce kendimizi sevmemiz, ihtiyaç duyduğumuz ilgiyi ve değeri kendimize verebilmeliyiz.

 

Öz şefkatin bileşenleri


Öz şefkatin üç temel bileşeni bulunur: öz nezaket, ortak insanlık hissiyatı ve bilinçli farkındalık.
 

Öz nezaket, kişinin hatalarından dolayı kendisini yargılamak yerine hatalarına anlayışlı bir şekilde yaklaşabilmesidir. Çoğumuz zor zamanlardan geçerken kendimize karşı çok acımasız, yargılayıcı ve sert tutumlar sergileyebiliriz. Hatta bazen başkalarına karşı öyle kolay kolay söyleyemeyeceğimiz sözleri kendimize karşı kullanırken tereddüt bile etmeyiz. İnsan bazen en çok kendisine ve kendine ait hatalara karşı acımasızdır. Fakat herkesin hata yapmaya ve hatalarından öğrenmeye hakkı olduğunu anlamalıyız. Öz nezaket, kendimize karşı başkalarına karşı gösterdiğimiz sevgi, iyilik ve nezaketle yaklaşmamızdır. Öz nezaket sayesinde başkalarının hatalarına yaklaştığımız kadar hoşgörüyle yaklaşabiliriz kendi benliğimize. 

Ortak insanlık hissiyatı, tüm insanların hata yapabilme olasılığının farkında olarak birinin acısının bütün insanlık tarafından paylaşılacağını kabul etmesidir. Bazen başımıza üzücü olaylar geldiğinde kendimizi oldukça yalnız hisseder, bunun bize özel bir durum olduğunu düşünür ve sürekli ‘neden ben?’ sorusunu kendimize sorarız. Böyle anlarda bizim dışımızda herkesin mutlu, sorunsuz ve ‘normal’ olduğunu düşünme eğilimindeyizdir. Fakat acı ve üzüntü herkesin hayatının bir  noktasında deneyimlediği tamamen insana ait duygulardır. Herkesin acısının birbirinden farklı, bambaşka nedenleri olsa da acı çekmek insanlığın ortak bir paydasıdır. Öz şefkat herkesin acı çektiğini anlamamızı ve kendi yaşadığımız acıların da insan olmanın doğal bir parçası olduğunu görmemizi sağlar. Bizi zorlayan durumlar karşısında üzülüyor ve acı çekiyoruz çünkü bizler insanız. 

Öz şefkatin son bileşeni ise bilinçli farkındalıktır. Bilinçli farkındalık kişinin kendi hatalarını ve yaşadığı acıyı dengeli ve açık bir zihniyetle görebilmesidir. Acımıza şefkatle yaklaşmak için önce acımızı görmemiz ve acı çektiğimizi fark etmemiz gerekir. Bireyler bazı durumlarda kendilerine karşı kör ve sağır ya da aşırı hassaslık halinde olabilmektedir. Bilinçli farkındalık bu noktada bir dengelilik halidir. Acımızı küçümsemez ve ‘ne var bunda herkes neler yaşıyor, ben buna mı üzülüyorum?’ demeden, acımızı görmeyi öğreniriz. Fakat bunu yaparken acımızla bütünleşmeden, onun içindeki ağlara takılıp düşmeden ve bizi tanımlamasına izin vermeden dengelilik halimizi korumalıyız. 

Bir çoğumuzun duyduğu ve belki de hayatında yer edinen ‘Kendisini sevmeyen başkalarını sevemez’ diye bir söz vardır. Hayatımızda yaptığımız hataların herkesin yapabileceği hatalar olduğunu, kendimizi hırpalamamamız gerektiğini, kendimize anlayışlı olmayı unutmayalım. Kendimizi sevip kabullendiğimiz zaman hayatın önümüze çıkardığı zorlukları daha kolay aşabilir, çektiğimiz acıları kendimize zarar vermeden yaşayıp atlatabiliriz. Kendimizi sevmeyi ve kabullenmeyi başardığımız andan itibaren hayatımızdaki diğer insanları da hataları ve acılarıyla kabullenebiliriz. Başkasını sevebilmek için önce kendinizi sevmeyi. Bu durum başkasından sevgi beklemeden önce de geçerlidir. Başkasının sizi sevmesini beklemeden önce siz kendinizi sevmeli ve ne kadar değerli olduğunuzu fark etmelisiniz. Umarım artık günlük karmaşaların içinde kendimizi sevmeyi ve ihtiyacımız olan değeri kendimize vermeyi unutmadan mutlu olabiliriz.

 

Yazan: Psk. Gizem Bozdağ

 

Psikomental Danışmanlık Merkezimizi daha yakından tanımak için sosyal medya hesaplarımızı  ve danışan yorumlarımızı inceleyebilirsiniz.

Bakırköy Psikolog, Psikomental Psikoloji Randevu oluşturmak ve bilgi almak isterseniz merkezimizle iletişim kurabilirsiniz.

Öz Şefkat: Kendine İyi Bak
Başarılı Kadın Olmak (Imposter Sendromu)

 

Leave a comment

0.0/5