Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Benlik Saygısı ve Öz Şefkat: Kendini Değerlendirme Biçimi Üzerine 

Benlik Saygısı ve Öz Şefkat: Kendini Değerlendirme Biçimi Üzerine

 

Daha iyi olmak, ortalamanın üstünde olmak, en iyisi olmak… Bunlar sizin için bir şey ifade ediyor mu? 

Değerli olduğumuzu hissetmek için özel ve ortalamanın üzerinde olmak isteriz. Çünkü içinde bulunduğumuz toplum bize bunu öğretir; kardeşle, kuzenle, komşunun çocuğuyla ve belki de hiç tanımadığınız birileriyle sizi kıyaslar ve daha iyi hatta en iyi olmanızı bekler. Ancak, unutulan bir şey vardır, herkesin aynı anda aynı seviyede olması imkânsızdır. Toplum bunu hesaba katmadığı için biz de kendimizi değerlendirirken bunu hesaba katmayız. Fakat niçin kendimizi değerlendirirken bunu hesaba katmayız, niçin benlik saygımız sadece bu şekilde en iyi, daha iyi olduğumuzda var olabilirmiş gibi yaşarız? Neden kendimize bu kadar acımasız yaklaşırız ve bunu hesaba katmayı öğrenmemiz için ihtiyacımız olan şey nedir? 

Benlik Saygısı (Öz Saygı)

Benlik saygısı, kendimizi nasıl değerlendirdiğimizle ilgilidir. Önemli gördüğümüz alanlarda ne kadar yeterli olduğumuza göre şekillenebilir. Öz saygı, bir şeyi iyi yapmanın nedeni değildir, çoğunlukla bir şeyi iyi yapmanın sonucudur. Bunu bir örnekle açıklayabiliriz: Öz saygımız yüksek olduğu için derslerimizde başarılı olmayız, derslerde başarılı olduğumuzda benlik saygımız yükselir.

İnsanların çoğu pek çok şeyde diğerlerinden daha iyi olduğunu, kendi gruplarının da diğer gruplardan daha iyi olduğunu düşünmektedir. Kendilerini kapsayacak bir şekilde önyargılı olan insanlar genellikle olumlu bir benlik kavramına sahiptir fakat bireyin olumlu bir benlik algısına sahip olması, kendisi veya diğerleri için olumsuz sonuçlar da doğurabilir. Bu nokta da sağlıklı ve sağlıksız benlik saygısı ayrımı yapabilmek önemlidir. 

Neff, benlik saygısıyla ilgi dört argüman geliştirmiştir. İlk olarak, benlik saygısı değişime dirençlidir. Bu yüzden artması imkânsız olmasa da zor görünmektedir. İkinci olarak, aşırı benlik saygısı narsisizm, bencillik, başkalarının ne düşündüğü ile ilgili aşırı kaygı duyma, çarpık benlik algısı gibi durumlara neden olabilir. Üçüncü olarak, yüksek benlik saygısına sahip olma arzusu, kişinin kendini geliştirme yanlılığıyla ilişkilidir. Yani, kişi kendisini gerçekte olduğundan daha olumlu görebilirler. Tıpkı yukarıda değindiğim kendini ve grubunu daha iyi gören insanlar gibi. Dördüncü ve son olarak, yüksek benlik saygısı ve zenofobi (yabancı korkusu-düşmanlığı) arasında pozitif bir ilişki vardır. Yani şişirilmiş bir benlik saygısı, tehdit olarak algılananlar kişilere karşı saldırganlığa ve şiddete yol açabilmektedir. 

Neff’in dört argümanı sağlıksız benlik saygısını ifade eder. Yani kişi olumlu bir benlik saygısına sahip olsa bile diğerlerine veya kendine acı verdiği bir noktada sağlıksız benlik saygısına sahip demektir. Peki sağlıklı benlik saygısı nedir ve buna sahip olmak için ne yapmak gerekir?

Öz Şefkat

Kristin Neff, Budist psikolojisi temelinde öz şefkati kişinin kendisiyle olan pozitif ilişkisi ve kendisine karşı sağlıklı tutumu olarak tanımlamıştır. Öz şefkatin; “Öz-nezaket”, “ortak insanlık hissiyatı” ve “mindfulness (bilinçli farkındalık)” olmak üzere 3 bileşeni mevcuttur. 

Öz şefkat, kişinin kendisine verdiği şefkati ifade eder. Kendine acıma, kendini övme ya da kendini beğenmişlik ile aynı şey değildir. Kişinin kendi ıstırabı ile ilişki kurmasına izin vermesini, ondan uzaklaşmamaya veya kopmamaya çalışmasını ve onu gördüğünü göstermesini gerektiren bir kendini anlama tutumudur.  

Öz şefkatin bileşenlerinden biri olan öz-nezaket, kendimize karşı sert, eleştirel veya yargılayıcı olmak yerine kendimize ilgi ve şefkat göstermeyi ifade eder.

Öz şefkatin merkezinde yer alan ortak insanlık hissiyatı, adından da anlaşılabileceği gibi hepimizin benzer şeyler yaşadığını vurgular. Olumsuzluklarla karşılaştığımızda sanki yaşadığımız şeyi sadece biz yaşıyormuşuz gibi kendimizi diğerlerinden ayırırız ama aslında tüm insanlar benzer deneyimlere sahiptir. Öz şefkatin bu bileşeni tüm insanların başarısız olduğunu, hatalar yaptığını ve bazen yetersiz hissettiklerini kabul etmeyi içerir.  

Öz şefkatin üçüncü bileşeni olan mindfulness (bilinçli farkındalık), kişinin an’da deneyimlediği şeyin ne olduğunun farkında olmasını içerir. Mindfulness, deneyimlediğimiz şeyin ne olduğunu, onu yaşadığımız an’da fark edebilmektir. An’da fark etmek, fark ettiğimiz şeye şefkatli yaklaşmamıza yardımcı olur. 

Araştırmalara göre, öz şefkat kadınlarda erkeklere kıyasla daha düşük olma eğilimindedir.  Bu, kadınların erkeklere oranla genellikle daha fazla özeleştiri yapması ve olumsuz tarafları ile ilgili daha çok düşünmesini de açıklamaktadır. 

Benlik Saygısı ve Öz Şefkat 

Öz şefkatin bulunmadığı bir benlik saygısı yazının başında dikkat çektiğim gibi öz-değerimizi başkaları veya yaptıklarımız üzerinden değerlendirmeyi içerir. Kişi kabul görmek için toplumsal beklentilere uyması gerektiğini öğrenir. Böylece toplumun ondan beklediklerini karşılar, özgüvenini artırır, öz yeterliğini artırmak için başarılı olabileceğini düşündüğü şeyleri yapar. Devamlı bir şekilde benlik için çalışan bu önyargılı yaklaşım benlik saygısını korur. Kişi başarısı için onay alırken, başarısızlığı için ya kendini ya da başkalarını suçlar.

Bu sağlıksız benlik saygısı, her başarısızlıkta öz-değeri zedeler. Oysa hayatta sürekli başarılı olma ihtimalimiz yoktur. Her şeyin zıttıyla var olduğunu düşünürsek, başarı kadar başarısızlık da olağandır. Bu noktada olumsuzluklarla sarsılmayan bir benlik saygısına nasıl sahip olabileceğimize bakabiliriz. 

Benlik saygısına kıyasla öz-şefkat, kişinin kendisiyle sağlıklı bir ilişki kurma biçimini desteleyen ve duygusal dayanıklılık ve istikrar sağlayan bir yerdedir. Öz-şefkat “optimal” veya “gerçek” öz saygının anahtarı olabilir. Bu sağlıklı benlik saygısı türü, belirli sonuçlara, sosyal onaya veya diğerlerinden üstün hissetmeye bağlı değildir. Daha az yoğun öz değerlendirme, ego savunması ve kendini geliştirme yanlılığı içerir. Kendine şefkat ile ego arka plana geçer, kişi kendini diğerlerinden ayrı bir birey olarak değerlendirmek yerine, benliğini bir bütünün parçası olarak görür. 

Öz şefkatli bir bireyin kendisi hakkında olumlu duygular hissetmesi için başarılı olması, onay alması veya sosyal karşılaştırmalar yaparak başkalarından üstün hissetmesi gerekmez. Zaten öz şefkat tam olarak bu olumsuzluklar deneyimlendiği zamanlarda da kendini kabul etme ile ilgilidir. Kişinin başarısızlıklarını ve hatalarını kabul etmesi, kendisine şefkat göstermesi, deneyimlediği acıyla ilgili düşünce ve duygularını dengeleyebilmesi, kendisini bir insan topluluğunun üyesi olarak görebilmesi, zorluklara gerçekçi bir bakış açısı ile bakabilmesi, değişime alan açabilmesi öz şefkatle ilgilidir.

Tüm bu bilgiler ışığında yola çıkıldığında, öz şefkati öğrenmenin sadece benlik saygısını arttırmaya çabalamaktan daha faydalı olabileceğini görebiliriz. Belki şimdi siz de kendinizi her halinizle şefkatle kucaklayabilmek için bir adım atabilirsiniz.

Kaynak 

Neff, K. D. (2011). Self-Compassion, Self-Esteem, and Well-Being. Social and Personality Psychology Compass, 5(1), 1–12. doi:10.1111/j.1751-9004.2010.00330.x  

Souza, Luciana Karine de; Hutz, Claudio Simon  (2016). Self-Compassion in Relation to Self-Esteem, Self-Efficacy and Demographical Aspects. Paidéia (Ribeirão Preto), 26(64), 181–188. doi:10.1590/1982-43272664201604

 

Yazan: Psk. Bahar Kaya

Psikomental Danışmanlık Merkezimizi daha yakından tanımak için sosyal medya hesaplarımızı  ve danışan yorumlarımızı inceleyebilirsiniz.

Bakırköy Psikolog, Psikomental Psikoloji Randevu oluşturmak ve bilgi almak isterseniz merkezimizle iletişim kurabilirsiniz.

 

Leave a comment

0.0/5