Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Bağlanma Stilleri

BAĞLANMA STİLLERİ

Bağlanma, bakım veren ile bebek arasında ortaya çıkan ve gelişen bir süreçten oluşmaktadır. Özellikle anne ve bebek arasında kurulan bu bağlar, kişinin gelişimini, diğer insanlarla kurduğu ilişkileri, uyumunu etkileyen ve yaşam boyu devam eden iki taraflı bir ilişkidir (Bowlby, 2012). Bebek kurulan bu ilişki ve bağ sayesinde dış dünyayı algılamaya ve keşfetmeye başlar. Bu keşfin ilerleyen süreçte nasıl şekilleneceği bakım verenin bebekle kurduğu ilişki ile ilgilidir. Bağlanma stilleri sayesinde, bireylerin diğer insanlarla olan ilişkilerinde kurdukları duygusal bağların örüntüleri anlaşılabilmektedir.  Bebek ve bakım veren arasında kurulan ilişki, bireyin yetişkinliğinde kuracağı kişilerarası ilişkilerin bir prototipi niteliğindedir. Bağlanma kuramının savunucuları Bowlby, Ainsworth ve Erikson gibi pek çok kuramcı, bağlanma stillerinin bireyin yaşamını ve kuracağı ilişkileri biçimlendirdiğini belirtmektedir.

Yeni doğan bir bebeğin yaşamını sürdürmesi için beslenme, ısınma, korunma gibi temek ihtiyaçları vardır. Fiziksel ihtiyaçların ve fiziksel yakınlığın yanı sıra bebeğin tanımadığı ve belirsizliklerle örülü bu dünyada, kendisine ait güvenli bir sığınağa sahip olduğunu düşünmesi ve güven duygusunu yaşayabilmesi önemlidir. Bakım verenin güvenli bir alan sunması, tüm ihtiyaçlarını karşılaması, bebeğin duygu regülasyonunun sağlanması, empati ve şefkat gibi duygular geliştirmesi sayesinde sağlıklı bir ilişki kurulmaktadır.

Bebeklerin özellikle anneleri ile kurduğu ilişkide, bebeğin kendini güvende hissetmesi, ihtiyaçlarının giderilmesi, duygusal yakınlık görme beklentilerinin karşılanması gibi bazı faktörlerin olumlu bir şekilde ilerlemesi durumunda, bebek annesiyle kurduğu bu ilişkide kendini sevilmeye ve onaylanma layık görecektir. Bebek, oluşan olumlu duygular sayesinde, kendisini önemli hissetmesiyle birlikte karşısında duran annenin ve tüm dünyanın güvenilir olduğuna dair bir algı oluşturmaktadır.

Ainsworth’un çalışmalarına ve geliştirdiği ‘yabancı durum testi’ nin sonuçlarına göre, bebeklerin yabancı bir kişinin varlığına karşı verdiği tepkiler incelenmiştir. Bu çalışmaların sonucunda dört farklı bağlanma örüntüsünün varlığından söz edilmektedir; Güvenli bağlanma, kaygılı bağlanma, kaçıngan bağlanma ve karışık bağlanmadır.

Temel gereksinimlerine karşı zamanında cevap alan bebekler oyun ve keşfetme konusunda kendilerini daha güvende hissetmektedir. Bakım verenle olumlu duygularla ve güven içinde kurulan bu bağ bebek için ‘güvenli bağlanmadır.’

Güvenli bağlanma stilini geliştiren bebekler, annelerinin yanlarında olduğundan ve stresli anlarında kendisini telkin edeceğinden emindir. Güvenli bağlanma örüntüsünde bulunan bakım verenin sürekli, tutarlı, hassas ve ihtiyaç anında ulaşılabilir olması gerekmektedir.

Kurulan güvenli bağlanma örüntüsü, bireylerin yaşamlarının ilerleyen dönemlerinde de oldukça etkilidir. Anne ile güvenli bağlanma kurabilmiş olan bireylerin bilişsel kapasitesinin, ilişki kurma ve ilişkiyi sürdürme yeteneğinin daha fazla geliştiği öngörülmektedir (Kavgaoglu, 2019).

Bu bireyler, kurdukları ilişkilerde daha tutarlı olabilmekte ve karşısındaki kişilere dair daha olumlu duygulara sahip olabilmektedir, çünkü anne karnından çıktığı ve dünyayla tanıştığı anda keşfetmek konusunda zorlanmamıştır. Aynı zamanda, güvenli bağlanma sayesinde kişi kendisi ve diğerleri hakkında olumlu bir model geliştirecek temel yapıyı kazanmaktadır. Bu şekilde kendilikleri hakkında geliştirdikleri ve içselleştirdikleri temsiller yoluyla olumlu bir kimlik duygusu oluşturabilir ve diğerlerine karşı oluşan olumlu içsel temsiller sayesinde de sağlıklı ilişkiler kurabilirler.

İlişkilerinde kendilerini kabul ettirmek gibi bir amacı olmayan güvenli bağlanmaya sahip bireyler, yakınlık kurarken bağımsızlığını koruyabilen, stres altındayken sosyal destek arayabilen, yapıcı, sakin ve empati kurabilen kişilerdir.

Ainsworth’a göre, yetişkinlerin verdikleri kararlarda ve yaşam tarzlarında çıkacak olan sorunlar, bakım veren ve bebek arasındaki duygusal bağın eksikliğinden kaynaklanabilmektedir. Güvensiz bağlanma stillerinde, bebeğin dünyayı keşfetmesinde, ihtiyaçlarının giderilmesinde ve stres altındayken talep ettiği duygusal yakınlığı bakım verenden yeterince alamaması sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu tip durumlarda süreç içerisinde duygu regülasyonunu sağlanmayan bebek, içinde bulunduğu durumu nasıl çözeceğini bilemez ve buna karşı sağlıklı olmayan tepkiler geliştirebilir.

Güvensiz bağlanma stillerinden bir tanesi, kaygılı bağlanmadır. Kaygılı bağlanma, bakım verenlerin bebeğe karşı sıklıkla tutarsız davranışları nedeniyle oluşmaktadır. Anne kimi zaman bebeğin ihtiyacına karşı çok hassas yaklaşırken, kimi zamansa görmezden gelmektedir.

Bebek annenin yokluğunda sıkıntı duymakta, fakat annenin varlığında da anneye yeterince duygusal ve fiziksel yakınlık gösteremeyerek huzursuzluğunu sürdürme eğilimindedir. Bu bağlanma örüntüsünde, bebek kendini anneye oldukça bağımlı hissetmekte, yakınlık ihtiyacı duymakta fakat annenin verdiği yakınlaşma çabalarına da öfkeyle yanıt vermektedir. Çünkü ihtiyaç duyduğu duygu regülasyonu anne tarafından yeterince sağlanmadığı için stres altındaki bu durumda geliştireceği tepkiye karar verememektedir.

Kaygılı bağlanma stiline sahip bireyler oluşturdukları kimliklerine dair kendilik saygısında değişkenlikler yaşayabilirler. Bu kişiler, yetişkinlik dönemlerinde, karşısındaki bireylere yakınlık duyma konusunda kararsız olma eğilimindedirler. Bir yandan yakınlık ve onay beklerken, bir yandan da terkedilmekten ve reddedilmekten korktukları için istedikleri yakınlıktan kaçabilirler. Tıpkı bebekliğinde annesinin tutarsız davranışlarına karşı duyduğu şüphe gibi, yetişkinlik sürecinde de başkalarının onu sevip sevmediğine dair şüphe ve endişe duyabilirler. Duygusal iniş çıkışları olabileceği için kurdukları ilişkiler daha kısa süreli olabilmektedir. İlişkilerinde kontrol ön planda olduğu için bağımsızlığa izin vermekte zorlanabilirler.

Bir diğer güvensiz bağlanma stiliyse, kaçıngan bağlanmadır. Kaçıngan bağlanmada bakım veren kişi genellikle bebeğin fiziksel ihtiyaçlarına, ilişki kurmak için gösterdiği temaslara ve duygusal ihtiyaçlarına karşı duyarsız kalarak bebeğe karşı duygusal/fiziksel ihmal göstermektedir. Geldiği dünyada istek ve ihtiyaçları karşılanmayan, aynı zamanda aradığı güveni bulamayan bebek, arayışından vazgeçer. Sonucunda da bakım verenine karşı duyarsızlaşabilir. Kaçıngan bağlanma örüntüsüne sahip bebekler, bakım verenini yok sayma eğilimi içindedir çünkü bebek artık reddedilmek yerine yakın ilişki kurmaktan kaçınmaktadır.

Kaçıngan bağlanma örüntüsüne sahip bireyler yetişkinlik sürecinde ilişki kurmakta zorlanabilmektedir. Dünyayı keşfetme sürecinde ihtiyaç duyduğu güven yeterince karşılanmayan bu kişiler, güvenmekte ve bağlanmakta güçlük çeker, duygusal yatırım yapmaktan kaçınırlar. Yakın ilişkilerinde duygu ve düşüncelerini karşı tarafa ifade etmekte zorlanan bu bireyler olumsuz duyguları da daha az hissetme eğilimine sahiptir.

Son olarak karışık bağlanma stilinde, temel bakım veren kendi duygularını çocuğa karışık mesajlar halinde verdiği için çocuk bu kişiye karşı hem kaçınır hem de direnç gösterir. Bebek kafası karışmış ve sersemleşmiş davranışlar gösterme eğiliminde olabilmektedir. Bunun sonucunda bebek hem bakım verene karşı korku duyar hem de onun davranışlarıyla sakinleşebilir.

Ainsworth gibi Erikson da, bakım veren kişinin bebeğin fiziksel ihtiyaçlarına, sevgi, ilgi gibi yakınlık ihtiyaçlarına karşı duyarlı olup olmamasının önemini belirtmektedir. Erikson, ihtiyaçları karşılanan bebeklerin ‘temel güven’ duygusuna sahip olacağını, ihtiyaçları karşılanmayan bebeklerin ise ‘temel güvensizlik’ duygusuna sahip olacağını belirtmektedir. Erikson, güven duygusunun sadece bireyin kendisine karşı değil aynı zamanda bireyin diğer insanlara karşı olan güven duygusunu da kapsadığı vurgulamaktadır.

Erikson’a göre, yaşamın ilk anından itibaren yaşanan birtakım krizler sağlıklı bir şekilde çözüldüğü takdirde kişilik gelişiminin ve psiko-sosyal olgunluğun bu durumdan fayda sağlamaktadır. Yaşanılan her kriz ve aşama, bireyin önceki gelişimlerinin temelleri üzerine kurulmaktadır.

Erikson psiko-sosyal aşamaların ilki olan ‘temel güven karşısında güvensizlik’ aşamasının, temel bakım veren ve çocuk arasındaki ilişkiye dayandığını ve gelecek diğer her aşamanın da bu temel üzerinde şekilleneceğini varsaymaktadır. Bu süreçte aynı zamanda bebeğin kişilik olgusunun temellerinin atıldığı ve kendini hissetmeye başladığı düşünülmektedir.  Bakım veren kişi bu evrede bebeğin beslenmek gibi temel ihtiyacının yanı sıra ilgi, sevgi ve rahatsızlık halinin ortadan kaldırılması gibi beklentilerin karşılaması sonucunda bebekte güven duygusunu geliştirebilmektedir. Gelişen güven duygusu sayesinde bebek ilerleyen süreçlerde de daha olumlu bir bakış açısıyla ilerleyebilir. Fakat ihtiyaç ve beklentileri karşılanmayan bebeklere dünyaya karşı daha karamsar olabilmektedir. Bu evrede yaşanılan olumsuz deneyimler, ilerleyen yaşlarda güvensizlik, karamsarlık, içe kapanıklık gibi zorlanmalara neden olabilmektedir.

Bağlanma stillerinin temelinde bizlere bebeğin ihtiyaç ve beklentilerinin karşılanması soncunda temel bakım vereniyle kuracağı bağı, bu bağın ergenlik ve yetişkin döneminde bireyin kişiliğini ve kişilerarası ilişkilerini etkileyebileceğini göstermektedir. Bu nedenle bebekle kurulan ilk ilişkiye önem verilmelidir.

 

Kaynak

Ainsworth MD (1989). Attachments Beyond Infancy. 44, 709-16

Bowlby, J. (2012). Güvenli Bir Dayanak Ebeveyn Çocuk Bağlanması ve Sağlıklı İnsan Gelişimi. Sarp Güneri (Çev.). İstanbul: Psikoterapi Enstitüsü..

DEMİRDAĞ, M. F. (2017). Bağlanma Teorisi’nin Kökenleri: John Bowlby ve Mary Ainsworth. Düzce Üniversitesi İFD2, 76-90.

Karakaş, N. M. (2019). Bebeklerde Bağlanmanın Önemi ve Bunu Etkileyen Faktörler. Türk Pediatri Arşivihttps://doi.org/10.14744/turkpediatriars.2018.80269

Keskin, G., & Çam, O. (2007). BAĞLANMA SÜRECİ: RUH SAĞLIĞI AÇISINDAN LŞİTERATÜRÜN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ. Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu Dergisi2, 145-158.

Mert, A., & Soyer, B. S. (2014). “Kevin Hakkında Konuşmalıyız” Filminin Bowlby’nin Çocukluk Dönemi Bağlanma Stilleri Ve Minuchin’in Yapısal Aile Sistemleri Yaklaşımı Temel Kavramları Kullanılarak Değerlendirilmesi. pus4.

Soy, N., & Kavgaoglu, D. (2019). Güvenli Bağlanma ve Yaşam Sürecine Yansımasının İncelenmesi. İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları1.

Çalışır, M. (2009). Yetișkin Bağlanma Kuramı ve Duygulanım Düzenleme Stratejilerinin Depresyonla İlișkisi. PSİKİYATRİDE GÜNCEL YAKLAȘIMLAR1, 240-255.

 

Yazan: Gizem Bozdağ

 

Psikomental Danışmanlık Merkezimizi daha yakından tanımak için sosyal medya hesaplarımızı  ve danışan yorumlarımızı inceleyebilirsiniz.

Bakırköy Psikolog, Psikomental Psikoloji Randevu oluşturmak ve bilgi almak isterseniz merkezimizle iletişim kurabilirsiniz.

Leave a comment

0.0/5