Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Adil Dünya İnancı

Adil Dünya İnancı

 

‘Kimse yaşattığını yaşamadan ölmez’, ‘Eden bulur’, ‘Ne ekersen onu biçersin’, ‘İyilik eden iyilik bulur’ gibi atasözlerini duymuşsunuzdur ve belki de kullanıyorsunuzdur. Bu tarz cümlelerin altında yatan ortak şey aslında ‘adalet’ inancıdır.

Adil dünya inancına göre, yaşadığımız dünya adil bir yerdir, insanlar neyi hak ederlerse onu bulurlar ve başlarına gelen iyi ya da kötü her şeyi hak ederler. Bu inanca sahip insanlar iyilerin ödüllendirildiği ve kötülerin cezalandırıldığı adil bir dünyada yaşadığımızı düşünmeye eğilimlilerdir. Örneğin bu inanca göre bir insan başarılıysa iyi, başarısızsa kötüdür. Örnekten de anlaşılabileceği gibi adil dünya inancı, bilişsel bir önyargıdır.

Aslında bu inanç temelde yaşadığımız dünyaya, içinde bulunduğumuz sisteme adapte olmamızı, mevcut düzene uyum sağlamamızın yollarından biridir. Sonuçta kim adil olmayan bir dünyada yaşamak ister ki? Fakat her zaman adil bir dünya olduğuna inanmak bir yanılsamadır.

Bireysel ve Genel Adil Dünya İnancı

 

Adil dünya inancı iki alt başlık içerir. Bireysel adil dünya inancı, öznel iyi oluşu etkilerken, genel adil dünya inancı dünyanın adaletine bakışımızla ilgilidir. Dünyanın bana ne kadar adil olduğu bireysel adil dünya inancı olarak tanımlanırken, dünyanın diğerlerine adil olması genel adil dünya inancıdır.

Adil Dünya İnancı ve Din Kavramı

 

 Adil bir dünyada yaşama inancı pek çok dinde karşımıza çıkar. Günahların bedelinin ödeneceği ve sevapların mükafatlandırılacağına inanılır. Yapılan her şeyin er ya da geç yapan kişinin başına da geleceği inancını tanımlayan karma kavramı da adil dünya inancıyla bağlantılıdır.

Dünyanın adil olması inancı ve din aynı şey olmasa bile aralarında pozitif ilişki bulunmaktadır. Araştırmalara göre, karşıt dini ve siyasi geçmişleri olan kültürlerin adil bir dünyanın olduğuna dair inancı neredeyse benzerdir ve aralarında çok az fark bulunmaktadır.

 

Adil Dünya İnancının Olumlu Sonuçları

 

Hepimiz adil bir dünyada yaşamayı ve adaletin yerini bulmasını isteriz. Adil bir dünya umut etmek elbette zararlı bir şey değildir. Ancak adil dünya inancında gerçekte adalet sağlanamıyorsa, insanlar adaleti sağlamak için içinde bulundukları durumları adalete olan inançları doğrultusunda yeniden değerlendirir. İnsanlar adaletsizlikle burun buruna geldiklerinde acı çekerler, bu acı onlara adaleti yerine getirmek için kaynak olur. Adaletin yerine geleceği düşüncesi ise sadece adaletsizliğin sindirilmesine yardımcı olur. 

Dünyanın adil olduğuna inanan insanlarda adil davranış için çabalama, haksız davranıştan kaçınma, adaletsizliği sindirme ve adalete güvenme gibi tepkiler görülür. Böyle bir dünya inancının uyum sağlayıcı işlevleri de olduğundan söz etmiştim. Bu uyum sağlama davranışı elbette öznel iyi oluşa ve sosyal tutuma belirli bir seviyede olumlu anlamda katkıda bulunur. Ancak dünyayı bu inanç doğrultusunda görmek sosyal adaletsizliği görmeyi engeller.

Bu inanca sahip bireyler kendi davranışları sayesinde olumlu bir geleceğe sahip olacaklarına inanırlar. Adil bir sistemde suçlular cezalandırılır ve mağdurlar korunur. Böyle bir sistem içerisinde bireyler hem güvende hisseder hem de sosyal ortamlarda daha dikkatli olurlar çünkü yanlış bir davranışta bulunurlarsa cezalandırılacaklarını bilirler. Böylece bireyler dünyanın adil olduğuna ne kadar çok inanırsa, adaleti sağlamak için o kadar çok gayret ederler.

Dünyanın adil olduğunu düşünen bireylerin belirsizlikle baş etmeleri ve duruma uyum sağlamaları kolaylaşabilir. Bu da öznel iyi oluşlarını pozitif anlamda etkileyebilir. Bireysel iyi oluşa bakarak adil bir dünyaya inanmak olumlu sonuçlar yaratır diyebilir miyiz peki? Maalesef. Çünkü bu inanç sosyal adaletsizliğe neden olur.

Adil Dünya İnancının Olumsuz Sonuçları

Adil dünya inancına sahip bireyler adaletsizlikle karşı karşıya kaldıklarında sahip oldukları inancı savunma eğilimlidir. Örneğin aslında ‘masum’ olan bir kurban söz konusu olduğunda adil dünya inancına sahip kişiler bu kurbanın yaşadıklarını telafi etme taraftadır. Eğer telafi edilemiyorsa inançları lehine iki farklı başa çıkma stratejisi kullanırlar: kurbanı küçümseme ve suçlama.

Kurbanı küçümseme, kurbanın kötü karekteri nedeniyle hak ettiği bir kader yaşadığını düşünmeyi içerir. Kurbanı suçlamada ise kurbanın yaptığı bir şey yüzünden başına bunun geldiği, kendi kaderini belirlediği düşünülür.

Adil dünya inancına sahip bireyler adaletsizliği sindirdiğinde bu bazen bireysel iyi oluş için yararlı olabilirken toplumsal iyi oluş için sıkıntı yaratabilir. Bu, bireyin adaletsiz bir çevrede adaletin zaten yerini bulacağını düşünerek ve duruma uyum sağlayarak hiçbir şey yapmamasına, diğer bireylerin acılarına ve yaşadıklarına karşı duyarsızlaşmasına sebep olabilir.

Mesela adil bir dünyada yaşadığına dair inancı yüksek birisi dezavantajlı gruplara karşı olumsuz bir tutum içerisinde olabilir. Böylece adil bir dünyaya inanan insan aslında adaletsiz bir dünyada bir yanılsama içerisinde yaşar. Bu toplumsal sıkıntıyı görmeme ve adalet yanılsaması içinde olma hali ise er ya da geç bireysel iyi oluşu da etkileyecektir.

Sonuç

Adil bir dünya umut etmek bireysel iyi oluşa katkıda bulunurken, dünyanın adil olduğu inancı adaletsizliğin varlığını reddetmeye, kurban rolündekilere karşı olumsuz yaklaşımlara ve adaletsizliğin sürmesine sebep olabilmektedir. Dünyanın her zaman adil bir yer olmadığını kabullenmek; adaletsizlikleri fark etmeyi ve düzeltmek için çabalamayı, kurbanla empati kurabilmeyi ve ona yardım etmeyi beraberinde getirebilir.

Her inanç gibi adil dünya inancı da dünyaya gerçekçi baktığımız bir noktada fayda sağlayabilir; ancak yüksek adil dünya inancı, güçlü bir önyargı ve yıkım makinesi olabilir.

Kaynak

Akgün, S. (2019). Adil Dünya İnancı ve Toplumsal Sonuçları . OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi , 14 (20) , 2227-2247 . DOI: 10.26466/opus.610173

Dalbert, C. & Donat, M. (2015). Belief in a just world. In J. D. Wright (Ed.), International Encyclopedia of the Social & Behavioral Sciences (2nd ed., Vol. 2, pp. 487-492). Oxford, UK: Elsevier. doi:10.1016/B978-0-08-097086-8.24043-9

Kılınç, S., & Torun, F. (2011). Adil dünya inancı [Belief in a just world]. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 3(1), 1–14.

Yazan: Psk. Bahar Kaya

Psikomental Danışmanlık Merkezimizi daha yakından tanımak için sosyal medya hesaplarımızı  ve danışan yorumlarımızı inceleyebilirsiniz.

Bakırköy Psikolog, Psikomental Psikoloji Randevu oluşturmak ve bilgi almak isterseniz merkezimizle iletişim kurabilirsiniz.

Leave a comment

0.0/5