Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Özgüven Üzerine 

Özgüven Üzerine
 

Güven duygusu bireyin doğumundan itibaren kazanmaya başladığı bir duygudur. İhtiyaçlarının karşılandığını ve sevildiğini gören bebekte temel güven duygusu oluşmaya başlamaktadır. Bebek çevresine güven duydukça zamanla kendine olan güveni de gelişmektedir. Pek çok terapistin kendine güvenmemenin başkalarına güvenmemekle veya başkalarına güvenmemenin kendine güvenmemekle bağlantılı olduğunu söylemeleri de bu nedenledir. 

Özgüven en temel anlamıyla insanın kendine olan güvenine işaret etmektedir. Bireyin kendi gücüne olan güveni olarak da tanımlayabileceğimiz bu kavram, yüksek düzeyde olduğunda birçok olumlu deneyime destek olabileceği gibi, düşük düzeyde görüldüğünde de bireyin iyi oluşunu olumsuz anlamda etkilemektedir. Bir şeyleri yapabileceğimize dair inancımızla ilişkili olan özgüven, bireyin kendisiyle ve çevresiyle olan ilişkisini etkilemektedir.

Özgüven ile ilgili üç önemli kavram 

Kendine güveni anlayabilmek için benlik, benlik saygısı ve özyeterlilik kavramlarının da bilinmesinde fayda vardır.

Benlik, kişinin kendisiyle ilgili düşünce, inanç ve değerlerinin toplamıdır. Kişinin çevresiyle ilgili değerlendirmeleri, yorumlarını ve çevrenin değerlendirmelerini içerir. Kısaca kişinin kendisini değerlendirme biçimidir.

Benlik saygısı, bireyin öz-değer duygusu ile ve diğerlerinin bireye verdiği değerle doğrudan bağlantılıdır. Bireyin kendisine yönelik olumlu veya olumsuz bakış açısını, değerlendirmelerini, inançlarını içerir. Yüksek ve düşük olmak üzere iki farklı şekilde de karşımıza çıkabilmektedir. Bireyin kendisini olumsuz değerlendirmesi düşük benlik saygısı, olumlu değerlendirmesi ise yüksek benlik saygısıyla ilişkilidir.Düşük benlik saygısına sahip bireyler, reddedilmekten, onaylanmamaktan, öne çıkmaktan kaçınırlar ve dolayısıyla kapasitelerinin çok altında başarılar hedeflerler.  (Benlik saygısı ile ilgili bu yazımızı da inceleyebilirsiniz.)

Özyeterlilik, özgüvenin ayrılmaz bir parçasıdır. İnsanların belirli bir hedefe veya başarıya ulaşmak için çabalamalarıyla ilgilidir. Kişinin hedefe ulaşma yolunda gerekli davranışları gerçekleştirme becerisine dair inancıdır. Bir işi başarabilmenin temelinde inanç yatar, bu noktada ‘’Bunu yapabilirim!’’ cümlesi özyeterlilik için güzel bir örnektir. Düşük özyeterliliğe sahip bireyler inançları kuvvetli olmadığı için hedeflerine çok bağlanmazlar ve herhangi bir zorlukla karşılaştıklarında kolayca pes ederler.

İlişkili diğer kavramlar 

Aile: Yukarıda da bahsettiğim üzere, temel güven duygusu ailede oluşmaktadır ve böylece özgüvene de alan açılmaktadır. Bu nedenle ‘’Aile’’ önemli bir konumdadır. Yapılan bir araştırmada ebeveyn-çocuk etkileşimi fazla olan ailelerdeki çocukların özgüvenleri, etkileşimin az olduğu ailelerdeki çocuklara kıyasla daha yüksek çıkmıştır. Ayrıca anne-baba tutumları da çocuğun kendine güveni üzerinde etkiye sahiptir. Demokratik anne-baba tutumunun özgüven gelişimini olumlu etkilediği; baskıcı-otoriter, koruyucu ve ilgisiz ebeveyn tutumlarının ise olumsuz etkilediği vurgulanmaktadır.

Yine, yapılan bir çalışmada, aile içi şiddette özellikle kız çocuklarının öz-güven düzeylerinin olumsuz anlamda etkilendiği bulunmuştur. Başka bir çalışmada ise, çocukluk çağında aile içi şiddete maruz kalan bireylerin öz-güvenleri daha düşük çıkmıştır ve öfke kontrolünde problem yaşadıkları saptanmıştır.

Akademik Başarı: Bazı araştırmalara göre, özgüven ve akademik başarı arasında olumlu bir ilişki bulunmaktadır. Ek olarak, özgüven ve sınav kaygısı arasında olumsuz bir ilişki vardır, yani kendine güven arttıkça sınavda kaygılanma ihtimali düşmektedir. Ayrıca yapılan bir başka çalışmada öğrencilerin yaptıkları yanlışlara verilen olumsuz dönütlerin de özgüveni olumsuz etkilediği bulunmuştur. Verilen yapıcı dönütlerin ise özgüven üzerinde olumlu etkiye neden olduğu bulunmuştur. Bu demek oluyor ki, yanlışlarımıza dair geri bildirimde bulunulması değil, nasıl geri bildirimde bulunulduğu özgüvenimizi etkilemektedir.

Beden Algısı: Araştırmalara göre beden algısı ve öz-güven arasında bir ilişki bulunmaktadır. Ayrıca, kadınların beden algılarıyla ilgili kendilerine güvenleri, erkeklere kıyasla daha düşüktür.

Bunlara ek olarak, anormal yeme tutum ve davranışları, olumsuz mükemmeliyetçilik, internet bağımlılığı, kaygı gibi kavramlar ve kendine güven arasında olumsuz bir ilişki; psikolojik dayanıklılık, affedicilik, deneyime açıklık, empatik eğilim gibi kavramlar ve özgüven arasında ise olumlu bir ilişki olduğu bulunmuştur.

 

Özet

Bireyin kendine güvenip güvenmemesi onun psikolojik sağlığını, iyi oluşunu oldukça etkilemektedir.

Bu nedenle, özellikle aile tutumunun etkiliği olduğu bu kavram hakkında çocuklarla iletişim kuran kişilerin bilgilendirilmesinin ve bilinçli eylemlerde bulunmalarının bireyin gelecek hayatını olumlu anlamda etkileyeceği öngörülebilir.

Bu konuyla ile ilgili sorunlar yaşadığınızı düşünüyorsanız ve bununla tek başınıza baş edebileceğinizi düşünmüyorsanız, bir uzman yardımı almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Kaynak:

Kaya, N. & Taştan, N. (2020). Özgüven üzerine bir derleme. Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi10(2), 297-312.

 

Yazan: Psk. Bahar Kaya

Psikomental Danışmanlık Merkezimizi daha yakından tanımak için sosyal medya hesaplarımızı  ve danışan yorumlarımızı inceleyebilirsiniz.

Bakırköy Psikolog, Psikomental Psikoloji Randevu oluşturmak ve bilgi almak isterseniz merkezimizle iletişim kurabilirsiniz.

 

Leave a comment

0.0/5