Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Depremin Psikolojik Etkileri 

Depremin Psikolojik Etkileri 


Afetler bireylerin günlük yaşamını sekteye uğratan ve bireyler için fiziksel, psikososyal ve ekonomik kayıplara neden olan doğal veya insan kaynaklı olaylardır. Deprem de ülkemizi en çok etkileyen doğal afetlerden biridir ve yıkıcı etkilere sahiptir. Aniden gelen ve tehlikeli ve zorlayıcı olaylara travmatik olaylar denir. Deprem de travmatik olaylardan biridir ve bu, kişilerin mental ve fiziksel sağlığını olumsuz olarak etkilemektedir. Bu tarz durumlarla karşılaşan bireyler korku, anksiyete, yalnızlık, çaresizlik gibi duygular hissedebilmektedir ve ayrıca geri çekilme, tepkisiz kalma, kaçınma gibi davranış örüntüleri ortaya çıkabilmektedir. Bunlara ek olarak, travmatik olaylar yaşayan bireylerde diğer tıbbi durumların gelişme riski de artabilir.

Bireylerin travmaya vereceği tepkiler değişiklik gösterir. Bu değişikliğe neden olan faktörlere depremin süresi ve etki büyüklüğü, bireyin böyle bir olaya karşı hazırlıklı olup olmadığı, kişilik özellikleri, baş etme yöntemleri, yaşanılan kayıpların birey için anlamı, önceki deneyimleri, ruhsal travma veya psikiyatrik bozukluk öyküsü, sosyal destek gibi değişkenler örnek verilebilir.

Şiddetli depremler yıkıma, ölüm ve yaralanmalara neden oldukları için ağır travmatik etkilere yol açan yaşam olaylarıdır. Depremi yaşamak, deprem bölgesindeki travmatik olaylara şahit olmak veya sevdiği birinin böyle bir olay yaşadığını öğrenmek ve hatta sadece medya aracılığıyla içerikler tüketmek bireyleri etkiler. Deprem sonrasında bireylerin gördüğü yaralı veya ölü insanlar, evlerinin yıkılması, yardımlardan yararlanamaması, devam eden artçı sarsıntılar gibi faktörler bireylerin tekrarlayıcı travma yaşamasına neden olabilir. 

 

 

Depremin Psikolojik Etkileri 

 

Depremin psikolojik etkileri vardır. Depremin ardından bazıları hiç etkilenmemiş gibi görünebilir, bazıları ise aşırı tepkiler verebilir. Ayrıca ilk anlarda bireyin ruhsal durumunun iyi görünmesine bakılarak durumla iyi baş ettiği de düşünülmemelidir, birey duygularını henüz yaşamıyor olabilir. Depremin travmatik etkilerinin karşısında bireyin dayanma gücünü etkileyen birçok faktör bulunur. Bireyin depremden sonra sergilediği tepkilerden bazıları şunlardır:  

 

  • Dikkat ve konsantrasyon güçlüğü 
  • Sık sık olayı düşünme 
  • Korku 
  • Öfke 
  • Üzüntü 
  • Hissizlik  
  • Uyuşukluk 
  • Donukluk 
  • Olayı rüyada görme 
  • Uyku problemleri  
  • Her an kaygı ile tetikte bekleme 

 

 Travma sonrası gelişen ruhsal tepkiler kişiden kişiye değişir. Olağanın dışındaki bir duruma verilen tepki olağandır ve bu tepkiler genelde geçici ve dalgalı bir seyirdedir. Psikiyatrik bozukluk belirtileri ise daha kalıcı ve süreklidir, işlevsellikte bozulmaya neden olur. Akut stres bozukluğu ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) bu bozukluklardandır. Travma sonrasında travmatik olayı yeniden yaşama, hatırlatıcı uyaranlardan kaçınma, biliş ve duygudurum belirtileri ve artmış uyarılmışlık gibi belirtiler görülebilir. Akut stres bozukluğunda bu belirtiler travmanın hemen ardından başlar ve en az üç gün en fazla bir ay devam eder. TSSB’de ise belirtiler bir aydan uzun sürer. Belirtiler üç aydan daha kısa sürerse akut, üç aydan uzun sürerse kronik, travmadan altı ay sonra çıkarsa geç başlangıçlı TSSB olarak tanımlanır. 

 Ruhsal travmanın varlığı depresyon bozuklukları, anksiyete bozuklukları, alkol-madde kullanım bozuklukları, bedensel belirti bozuklukları, dissosiyatif bozukluklar, cinsel işlev bozuklukları, uyku bozuklukları, ağrı bozuklukları, psikotik bozukluklar gibi birçok psikiyatrik bozukluğu tetikleyebilir.  

 

Travma Sonrası Büyüme 

 Travmatik olaylar ilk etapta akla travma ile ilişkili olumsuz durumları getirse bile her zaman olumsuz psikolojik durumlara neden olmayabilirler. Bireyin yaşam akışı bölündüğünde ve yaşamı tehdit edildiğinde bu bir sınır deneyim olduğu için bireyin kendisi, diğerleri ve dünya hakkındaki düşüncelerinde olumlu değişiklikler olabilir. Travma sonrası bireyin olumlu bir yönde gelişim göstermesi Travma Sonrası Büyüme olarak tanımlanır.

 

Psikolojik İlk Yardım 

Maruz kalanların baş etmekte zorlandığı deprem gibi kitlesel travmalarda yapılacak ilk müdahale psikososyal destek sağlanmasıdır. Bu müdahale psikolojik ilk yardım (PİY) adıyla da karşımıza çıkar ve depremden etkilene bireylere insani yardım ve desteğin sağlanmasını içerir. PİY travma sonrası gelişebilecek psikososyal sorunları önlemeyi amaçlar. PİY müdahalelerinden bazıları şu şekildedir:

  

  • Temel ihtiyaçların karşılanması (su, gıda, barınma, dinlenme, temizlik, tuvalet gibi), 
  • Güvenliğin sağlanması ve gerekiyorsa depremzedelerin bölgeden uzaklaştırılmaları, 
  • Yakınlarıyla iletişim kurma ve yakınlarının durumuyla ilgili bilgi almalarının sağlanması,  
  • Süreçle ilgili bilgi verilmesi, sakinleşmelerine ve güvende hissetmelerine yardımcı olunması, 
  • Tıbbi bakım ve sosyal hizmetlere ulaşım sağlanması  

Travma sonrasında ilk aylık dönemde psikolojik ilk yardım temel ilkeleri uygulanmaya devam edilir. Yukarıda bahsettiğimiz müdahaleler bu dönemde önceliklidir. Bununla beraber erken dönemde travmanın ruhsal etkileri ile ilgili bilgilendirmeler de yapılmalıdır. Deprem sonrasında ortaya çıkabilecek belirtiler, olası tetikleyici durumlar, baş etme biçimleri, ne zaman tedavi gerektiği hakkında basit cümlelerle bilgilendirme yapılması önerilir.

Yaşadıklarının travma sonrası sıkça görülebilen belirtiler olduğunu ve belirtilerin anormal bir olaya verilen normal tepkiler olduğunu duymak bireylerin rahatlamalarına ve mevcut durumlarını anlamlandırmalarına yardımcı olacaktır. Bireylerin yaşadıklarıyla ilgili istedikleri kadar konuşmalarına izin verilmelidir, ancak konuşmaları için onları zorlamamak gerekir. Bireylerin olay sonrasında ilk bir aylık dönemde kendi baş etme biçimleriyle ve uyum süreçleriyle iyileşme göstermesi beklenir.
 

Deprem Travması ile Baş Etlme 


Deprem gibi doğal olayları kontrol etmek bireyin elinde değildir, insanlar ancak deprem ile ilgili çalışmalar yaparak ve önlemler alarak bu gerçeğin yaratacağı sonuçları kontrol edebilir. Birey, ona zayıflığını hatırlatan pek çok şeyi yansıdığı gibi başa çıkılamayacak böyle bir afeti yaşayabileceğini de yadsıyabilir. Bu nedenle, çoğunlukla hazırlıksız yakalanılan depremlerden sonra insanlar ne yapacakları bilmezler ve bilmek isterler. PİY de bu nedenle önemlidir, çünkü psikoeğitim içerir. İyileşme sürecinde birey zorlanmalar yaşayabilir. İyileşme süreci kişiden kişiye farklılıklar göstermesine karşın bu dönemde yardımcı olabilecek başa çıkma yöntemleri şunlardır: 

 

  • Sosyal destek. İyileşme sürecinde sosyal destek fazlasıyla önemlidir.
  • Bilgilendirme. İnsan bilmek isteyen bilr canlıdır ve afetler onu belirsizlikle yüzleştirir. Bu nedenle olaylar, doğru bilgi ve travma sonrası ortaya çıkan tepkiler konusunda bilgi verilmesi/edinilmesi önemlidir.
  • Konuşma. Depremden etkilenen kişiler yaşadıklarını konuşmaya teşvik edilmeli fakat konuşmaya zorlanmamalıdır. Konuşmak ve duyguları ifade etmek; yaşananların anlamlandırılmasına, geçmişin değiştirelemeyeceği gerçeğinin kabul edilmesine, yaşam üzerinde kaybedilen kontrolün yeniden ele alınabilmesine ve zorlayıcı duyguların azalmasına yardımcı olur.
  • Günlük yaşam sorunlarıyla baş etme yöntemleri. Günlük hayatta kullanılan yöntemler bu durumda da kullanılabilir. Birtakım uğraşlar edinmek, diğerlerine destek olmak, yürüyüş yapmak, sorunlar üzerine düşünüp paylaşım yapmak, pozitif iç konuşmalar yapmak gibi basit baş etme yöntemleri işlevsel olabilir.
  • İşlevsiz baş etme yöntemlerinin değiştirilmesi. Deprem gibi travmatik olayların sonrasında insanlar baş edebilmek için sigara ve alkol kullanmak, yaşadığı ortamdan çıkmamak gibi olumsuz baş etme yöntemleri de kullanabilir. Bu durumda işlevsel baş etme yöntemleri desteklenmeli, sağlıklı ve işlevsel olmayan yöntemlerin değiştirilmesi için danışmanlık verilmelidir.
  • Gevşeme egzersizleri. Deprem sonrasında kaygı ve eşlik eden bedensel belirtiler sıkça görülür. Kaygı ile birlikte nefes alamama hissi ve buna bağlı hızlı ve yüzeysel nefes alma gelişebilir. Buna bedensel belirtiler de eklenince kişinin sakin kalması zorlaşır ve nefes kontrolünü sağlamak zorlaşabilir. Böyle durumlarda baş edebilmek için nefes egzersizleri de düzenli yapıldığı takdirde oldukça faydalıdır. Ayrıca öfke patlamaları, çabuk sinirlenme gibi tepkiler için de nefes egzersizleri, gevşeme egzersizleri, fizilksel egzersizler yararlı olabilir.
  • Üstüne gitme. Depremden etkilenen kişilerin travmayı hatırlatan uyaranlardan kaçınması da sıkça görülür. Deprem travmasının kişinin yaşamını kontrol etmesini önlemek amacıyla kaçınma davranışının üzerine yavaş yavaş gidilmesi ve alışmanın sağlanması hedeflenir.
  • Uyku hijyeninin sağlanması. Deprem sonrası uyku ile ilgili sorunlar yaşanabilir. Uyku hijyeninin sağlanması bu sorunları gidermeye yardımcı olur. Yatma ve kalkma saatlerinin düzenli olması, uyku saatine yakın kahve, çay, tütün gibi uyarıcı maddelerin kullanılmaması, geç saatte ağır akşam yemeklerinin yenmemesi, gün içerisinde fiziksel aktivite uyku hijyeni için önemlidir. Gevşeme egzersizleri ve ılık bir duş da yardımcı olabilir. Uyumak için yatağa giden kişi yarım saat sonra uyuyamadıysa kalkıp başka bir odaya geçebilir, loş veya karanlık bir ortamda oturabilir, kitap okuyabilir veya müzik dinleyebilir. Bunlar uyarıcı olmayan etkinliklerdir ve yaptıktan on beş veya yirmi dakika sonra kişi tekrar yatağa dönüp uyumaya çalışabilir. Film izlemek, sigara içmek, işlerle uğraşmak gibi etkinlikler daha fazla uyku sorununa neden olabilir. 

 

Kaynak  

Sönmez, M. B. (2022). Depremin psikolojik etkileri, psikolojik destek ve korkuyla baş etme. TOTBİD Dergisi, 21:337-343.

Yazan: Psk. Bahar Kaya

Psikomental Danışmanlık Merkezimizi daha yakından tanımak için sosyal medya hesaplarımızı  ve danışan yorumlarımızı inceleyebilirsiniz.

Bakırköy Psikolog, Psikomental Psikoloji Randevu oluşturmak ve bilgi almak isterseniz merkezimizle iletişim kurabilirsiniz.

Leave a comment

0.0/5